Muhteşem Süleyman…Doğunun ve Batının bu kudretli İmparatoru şüphesiz Türklerin ister siyasi ister askeri ister sanatsal olsun nerdeyse her alanda dış dünyaya göre altın çağını yaşadığı dönemin sultanıydı.Tarihte dünyaya en çok nam salmış en meşhur Türk lider Sultan Süleyman’dır.Babasından ağzına kadar dolu bir hazine ile denizlere korku salacak bir donanma temeli miras kaldığını hepimiz biliyoruz zaten.Peki Yavuz Sultan Selim’den başka neler miras kalmıştı? Sultan Selim tahta çıktığında Anadolu’da kaos hakimdi.Devlet kademesi ve askeriye içinde yaşlı babasının son dönemlerinden miras kalan disiplinsizlik had safhaya ulaşmıştı.Bu yüzden Sultan Selim sert bir politika güttü ve ardı ardına zorunlu askeri harekatlara girişti.Kısmen başarılı olup sorunları bir nebze halledebildi lakin sistemi tam oturtamadan vefat etti. İşte genç şehzade Süleyman, Anadolu’dan kovulmuş Safevi müritlerinin kalıntılarının hala hissedilerek Anadolu’da husuzrsuzluğa sebep olduğu ve birkaç yılda üç kat büyüyen devletin yeni fethedilen topraklarında fethin şokunu yeni yeni atlatabilmiş halkların huzursuzluk çıkarıp binlerce mil ötedeki payitahta isyan etmeye başladığı bir dönemde tahta çıktı.Nitekim tahtın ilk yıllarında eski bir Memluk beyi olan Canberdi Gazali ve Anadolu’da Alevi kanaat önderi olan Kalender Çelebi daha saltanatının ilk yıllarında isyan etti.İsyanlar bastırıldıktan sonra Sultan Süleyman Yakın Doğu’da ve Anadolu’da idari reformlar yaptı.Payitahta uzak Osmanlı mülklerinde kontrolü daha rahat sağlamak için hanedana sadık bazı ailelere geniş yetkilerle idare hakkı tanındı.Ülkede merkezi sistemi güçlendirdi ve arka arkaya yapılan fetihlerle dengesi bozulan ülkeyi yeniden rayına soktu.Belki de bu reformlar olmasa 30-40 yıl sonra altın çağını yaşayan bir Osmanlı yerine büyük isyanlarla zarar görmüş bir Osmanlı’yı tartışıyor olacaktık. Dünyada Muhteşem Süleyman olarak anılsa da ülkemizde Kanuni Sultan Süleyman adı daha yaygın.Peki bunun nedeni ne? Fatih Sultan Mehmet’e kadar ülkede belirli kanunlar yoktu.Davalar İslam şeriatına göre düzenlenirdi.Fatih Sultan Mehmet yönetimle ilgili reformlar yapmıştı fakat halk için kanunları derleme ve düzenlemenin yapıldığı ilk ciddi hareketlere bu dönemde rastlanır. Yapılan toprak reformları ile arazi haklarına düzen getirilir ve şeriatta suç olarak geçmeyen (örn. kalpazanlık) bazı suçların cezası da tanımlanır.Şeriat ve Sultan kanunları arasında kurulan bu hassas denge gerçekten takdire şayandır.Bu bakımdan bu kanunların Osmanlının ilerleyen zamanlarına da emsal teşkil ettiği söylenebilir. Peki Muhteşem Süleyman’ın dış siyaseti nasıldı?Papa acaba Sultan Süleyman tahta geçtiğinde ‘’Aslan gitti kuzu geldi’’ cümlesini sarfettiğine pişman olmuş muydu? Aslında pişman olacak vakti olmadan 1521’de öldü ama yaşasaydı kesinlikle yanıldığını anlardı.Süleyman tahta çıktığında Macaristan’da genç ve heyecanlı kral Lajos yönetimi vardı.Avrupanın en güçlü hanedanlarından biri olan Habsburglar’la akrabalık kuran Lajos kendine çok fazla güveniyordu ve çok cesur politikalar izliyordu.Ona ilk darbe Fatih’in fethedemediği Belgrad alınarak vuruldu.Sonra gene Fatih’in alamadığı bir yer olan Rodos’u da fetheden Sultan Süleyman otoritesini sağlamlaştırarak prestijini arttırdı. 1526 senesinde köklü ve büyük bir devlet olan Macaristan’ın ordusunu sadece iki saatte silmesi onun ne kadar büyük bir kumandan olduğunun kanıtıdır.Bundan sonra Süleyman’ın temel Avrupa siyaseti Protestanlara destek vererek Avrupa Hristiyan birliğini parçalamak ve fazla güçlenmeye başlayan Habsburgları dizginlemek için Fransa’yla büyük bir dostluk kurmak olacaktı.Bu siyaset başarılı olmuş ve Şarlken’in birleşik Katolik Avrupa İmparatorluğu kurma hayali suya düşmüştür. Osmanlılar bu dönemde Habsburg başkenti Viyana’ya kadar ilerlemiş fakat kışın bastırmasıyla geri çekilmek durumunda kalmışlardır.Bu dönemde Avusturya Arşidükünün Osmanlı Sadrazamı ile eşdeğer sayılması müthiş bir siyasi başarıdır.Ayrıca Fransa ile kurduğu ittifak Osmanlının 250 yılı aşkın bir süre Avrupa’da sadık bir müttefik kazanmasını sağlamıştır. Muhteşem Süleyman nezdinde tüm sultanların eleştirildiği bir konu da coğrafi keşiflere duyulan ilgisizliktir.Eleştiriler bir nebze haklı da olsa Coğrafi Keşiflerin asıl amacının Türklerin elindeki ticaret yollarından geçmeden Hindistan ve Çine ulaşmak olduğu unutulmamalı.Türklerin böyle bir amacının olması beklenemez. Ayrıca babasından aldığı halifelik unvanıyla Uzak Doğudaki Müslümanları savunmak için Hint Okyanusuna gönderdiği filonun kayda değer başarı elde edememesi Türk donanmasının denizlerde iyi olmasına rağmen okyanuslarda başarılı olmadığını kanıtlamıştır.Bu sebepten bu konunun üstüne fazla düşülmemesi hata olarak görülebilir lakin zaten ticaret yolları ellerinde olan ve ekonomisi tavan olan bir devlet o zaman ihtiyaç duymamış.Bazı kaynaklarda ise Viyana ele geçirilseydi Venedik himayeye alınarak Amerikaya güçlü bir filo gönderilmesinin sağlanacağı geçer.Ne kadar doğru tartışılır. Kişiliğine gelecek olursak Sultan Süleyman çok başarılı bir şairdir.Muhibbi mahlasıyla bir çok divan şiiri yazmıştır.Ayrıca yetenekli bir kuyumcudur. Babasının aksine gösterişi seven bir hükümdardır.Fransa Kralına yazdığı bir mektupta 32 sayfa kendini övmüştür.