Avusturya-Macaristan ordulari, 1914 haziraninda Bosna-Hersek bölgesinde manevra yapiyordu. Veliaht Arsidük Franz Ferdinand’in karisi Hohenberg Düsesiyle birlikte izledigi bu manevralar için, dogrusu zamanin ve yerin iyi seçildigi söylenemezdi. Avusturya-Macaristan Imparatorlugu tarafindan ilhak edilen ve Sirbistan Kralligi disinda kalan Bosna-Hersek bölgesi halki, Habsburg Hanedanindan ve onlarin yönetiminden nefret ediyorlardi. Yetmis bin kisilik ordu, manevralari sürdürürken, Veliaht Arsidük Franz Ferdinand, karisi Hohenberg Düsesi’yle birlikte, Bosna-Hersek’in merkezi olan Saraybosna’yi 28 Haziran 1914 günü ziyaret etmeye karar verdi. Bu haber, Bosna-Hersek’te yasayan halk, özellikle Sirplar arasinda kizginlik ve nefreti daha da artirdi. Çünkü, Bosna-Hersek’te yasayan Sirplar için 28 Haziran gününün çok büyük bir anlami vardi. 1389 yilinin 28 Haziraninda yapilan Kosova Meydan Savasi’nda, Sirplar, Osmanli ordusuna yenilerek bagimsizliklarini kaybetmislerdi. Bu savasta, kendi krallari Lazar ölmüs, fakat Milos Kabloviç adli bir soylu da, Osmanli Padisahi Murat Hüdavendigar’i hançerleyerek sehit etmisti. Sirplar 1389 yilindan beri, her 28 Haziranda, Milos Kabloviç’in Osmanli Padisahi I. Murat’i öldürmesini “Aziz Vitus Günü” adi altinda, en büyük bayramlari olarak kutluyorlar. 27 Haziran günü, sehrin disinda istasyona yakin temiz bir otelde geceyi geçiren Veliaht ve esi, ertesi gün kalabalik bir otomobil kafilesiyle saat 10’da Saraybosna’ya dogru yola çikmislardi. Aziz Vitus bayrami dolayisiyla köy ve kasabalardan gelenlerle, sehirde olaganüstü bir kalabalik vardi. Bu büyük kalabalik karsisinda alman güvenlik tedbirleri, hemen hemen yok denecek kadar azdi. Arsidük ve karisi, Saraybosna sokaklarinda üstü açik bir araba içinde ilerlerken, yedi suikastçi, ayri ayri noktalarda, Arsidük Franz Ferdinand’i öldürmek için hazir bekliyorlardi. Bu, yaslari 20’yi geçmeyen suikastçilar, Bosna-Hersek’i Sirbistan Kralligina baglamak ve Avusturya-Macaristan egemenligine son vermek isteyen “Genç Bosna” örgütünün üyeleriydiler. Habsburg soylulari ve Veliaht Arsidük Ferdinand’i tasiyan alti otomobillik kafile, Saraybosna sokaklarinda boy gösterdiginde, güvenligi saglamakla görevli polisler heyecandan ne yapacaklarini sasirmis durumdaydilar, Suikastçilardan Nedeljko Çabrinoviç, yaninda duran polise, büyük bir sogukkanlilik içinde su soruyu sormustu: “Arsidük hangi arabada?” Polis, büyük bir saflik içinde, alti arabadan birini Çabrinoviç’e gösterdi. Suikastçi, birkaç saniye sonra, elindeki bombayi Arsidük’ün bulundugu otomobile firlattı. Bomba, Franz Ferdinand’in arabasinin çamurluguna çarparak siçramis, arkadan gelen yaverlerin otomobilinin önünde patlamisti. Yol kiyisina birikmis kalabaliktan 17, konvoydan da 3 kisinin yaralanmasina sebep olmus, fakat Veliaht’a bir sey olmamisti. Yaralananlardan biri, Arsidük Ferdinand’in emir subayi Üstegmen Merizzi’ydi. Veliaht, büyük bir tedbirsizlik içinde, emir subayinin yanina gitmis, bir otomobille hastaneye kaldirilincaya kadar basinda beklemisti. Arsidük Franz Ferdinand, bu sirada sehrin Askeri Valisi General Potiorek’e söyle bagirdigi duyuldu : “Bombalar ne olacak? Yine atilacak mi?” General Potiorek, Veliaht’in bu azarlamasina verdigi karsilik, tam bir saskinlik örnegiydi: “Ekselans, yolunuza gönül rahatligiyla devam edebilirsiniz. Sorumlulugu ben yükleniyorum.” Bunun üzerine Arsidük otomobiline binmis ve “Dogru Belediye Dairesine…” emrini vermisti. Belediye dairesinin mermer merdivenlerine yol halilari serilmis, basindaki sarigiyla müftü efendi bile, Veliaht’i karsilayip “hos geldiniz” demek için karsilayicilar arasinda yer alinisti. Daha önceden kararlastirilan ziyafet nedeniyle zengin bir sofra hazirlanmisti. Fakat Arsidük Ferdinand kizginligindan yeninde duramiyordu. Yemege oturmadan General Potiorek’e, hastaneye gidip emir subayi üstegmen Merizzi’yi ziyaret etmek istedigini söyledi. Saraybosna Askeri Valisi Potiorek saskinlik içindeydi. Veliaht’a: “Arsidük Hazretleri, gerçekten gitmek istiyor musunuz?” diye sordu. “Elbette, elbette. Merizzi’yle konusmaliyim!.” Veliaht Franz Ferdinand, karisini Belediye Dairesinde birakarak yalniz basina hastaneye gitmek istiyordu. Fakat Hohenberg Düses’i, hastaneye kocasiyla birlikte gitmek için direndi. Öndeki iki arabada detektifler ve sehrin ileri gelenleri gidiyorlardi. Veliaht, karisi ve general Potiorek, Çek asilli bir soförün kullandigi üçüncü arabadaydi. Tam bir yol ayrimina geldiklerinde Veliaht’in otomobilini kullanan soför, direksiyonu sola kirmisti. Birden General Potiorek’in kizginlikla ayaga kalktigi ve soföre: “Ne oluyor? Dur!.. Yanlis yola saptin, dogru yola gir!.” diye bagirdigi duyuldu. Soför bu uyari üzerine frene basmis ve otomobili, kalabalik kaldirimin yaninda, bir dükkanın önünde durdurmustu. Suikastçilarin ikincisi Gavrilo Princip de orada duruyor, iki kiz arkadasiyla konusuyordu. Otomobilin önünde durdugunu görünce, kiz arkadaslarindan ayrilmis, arabanin basamagina firlayarak tabancasiyla üç el Veliahta iki el Hohenberg düsesine, bir kursun da Askeri Vali Potiorek’e sikmisti. Keskin bir nisanci olan Gavrilo Princip’in bütün kursunlari yerini bulmustu, ilk ölen Hohenberg Düsesi oldu. Korsesini delip geçen bir kursun, sag bögrüne saplanmisti. Arsidük Franz Ferdinand, karisindan birkaç saniye daha fazla yasadi. Boynundaki toplar damari parçalayan ve bel kemigine saplanan kursunlarla. Veliaht da karisinin yanina cansiz olarak serilmisti. Vali’nin.yarasi önemsizdi. 19 yasindaki Sirp yurtseveri Gavrilo Princip, jandarma ve polisler tarafindan hemen, yakalandi. Hiç kimse o anda, bu suikastin I. Dünya Savasi’na yol açacagini ve milyonlarca insanin ölümüne sebep olacagini elbette ki düsünemezdi. Veliaht’in, 1914 yili 28 Haziraninda, saat 11,30’da biyiklari yeni terlemeye baslayan Gavrilo Princip adli ögrenci tarafindan öldürülmesi, Viyana’daki savas taraftarlari için bulunmaz bir firsat oldu. Bunlarin kiskirtmalari sonucu, 28 Temmuz 1914 sabahi, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu, Sirbistan’a savas açti. Önce iki devlet arasinda baslayan savasa, az sonra, hemen hemen bütün ülkeler katilacak ve I. Dünya Savasi dört yil boyunca kan ve ölüm saçacakti. Mahkeme önüne çikarilan Princip, çekinmeden sunlari söyledi: “Veliaht’i ben vurdum. Çünkü o. Güney Slavlarinin birlesmesini önleyen tek kisiydi!..” Ünlü tarihçi Emil Ludwig, çok sonralari bu konuda söyle yazacakti: “Gavrilo Princip, prensip müjdecisi demekti. Bu genç acaba dünyaya hangi prensibi müjdeliyordu? Evet, bu genç dünyaya 10 milyon kisinin hayatina, 15 milyonunun sakatligina ve bir o kadarinin da öksüz kalmasina, binlerce sehrin harap olmasina ve uygarligimizin birkaç yüz yil geri gitmesine sebep olan bir felaketi, korkunç bir çatismayi müjdeliyordu. Eger bunun müjdelenecek bir yanit var idiyse!..”