18. yüzyıla gelindiğinde Karadağ üstündeki Rus etkisi artmıştı. Rusya’ya güvenen Karadağ Rusların teşvikiyle topraklarını genişletmek için çevredeki bölgelere saldırmaya başladı.
Karadağ’a coğrafi yapısı nedeniyle fethedildiği günden itibaren içişlerinde serbest yönetim tanınmıştır. 16. yüzyıldan itibaren de ülke Vladika denilen piskoposun eline geçmiştir. Böylece ülkede teokratik bir yönetim kurulmuştu.
Karadağ, Avusturya ve Rusya’nınırtmaları ile Osmanlı Devleti’ne isyan etmeye başlamıştır. Sonraki sürelerde de Yunan ve Sırp isyanları, Osmanlı-Rus savaşları ve Rusya kışk başta olmak üzere Avrupalı devletlerin giriştikleri Osmanlı aleyhinde faaliyetler Karadağlıların başkaldırmasına sebep oldu.

Karadağ İsyanı
18 yüzyılda Karadağ üstündeki Rus etkisi çoğalmıştı. Ruslara güvenen Karadağlılar topraklarını genişletmek için çevredeki bölgelere saldırdılar. Hatta 1851’de Avusturya ve Rusya’nın onayı alındıktan sonra Vladika unvanı bırakılıp Karadağ prensliği ailesi kurulur. Yani bağımsızlığa giden yönetim kuruldu. Bu prenslik İngiltere ve Fransa tarafından tanındı. Osmanlı Devleti bu gelişmelere karşı çıktı. Zira bu durumda Karadağ bağımsız olabilir hatta Balkanlar’daki diğer toplumları etkileyebilirdi. Bu yüzden Osmanlı-Karadağ mücadelesi başladı.
1853’te ve 1856’ta iki defa savaş durumuna gelinse de Rusya ve Avusturya baskıları sonucu her iki tarihte de antlaşma yapılır ve savaştan önceki duruma geri dönüldü. Fakat 1861’de Karadağlıların Hersek isyanına destek vermeleri üzerine Osmanlı Devleti Hersek’e ve Karadağ’a karşı harekete geçti. Büyük devletlerin tarafsız kalmasıyla Karadağlılar yenildi. Karadağ ve Osmanlı arasında 1862 İşkodra Barışı imzalandı. Babıali Karadağ’ın eski statüsünü küçük değişikliklerle devam ettirdi.